ASIL olan şirket ortaklarının Bağ-Kur sigortalısı (şimdiki adıyla 4/B'li) sayılmasıdır. Bu durum geçmişte de bugün de esasen böyledir. Ancak, geçmiş dönemde çok sayıda kişinin Bağ-Kur'dan kaçıp SSK'lı olma çabaları beraberinde birçok karmaşayı da getirdi. Çoğu şirket ortağı kendine ait işyerlerinde işçileri gibi kendilerini de SSK sigortalısı gösterdirler. Bu durumda olanların önemli bir sayısal çokluğa ulaşmaları, soruna çözüm arayışını da beraberinde getirdi…
SSK ve Bağ-Kur'un bulduğu çözüm!
Çalışma  ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eşgüdümünde SSK ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğü  yetkililerinin katılımı ile yapılan toplantılar sonucunda uygulamanın  nasıl yürütüleceği kararlaştırılmış ve SSK'nın 09.02.1993 tarihli, 16-60  Ek sayılı genelgesi yayınlanmıştır.
Buna göre;
1- Bir hizmet  akdine dayanarak bir veya birkaç işverenin emrinde çalışmaları  dolayısıyla SSK sigortalısı olanlar, sigortalılıkları sürerken  çalıştıkları işyerine veya başka bir şirkete ortak oldukları takdirde  SSK sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar Bağkur'a tabi  tutulmayacaklardır.
2- Şirket ortağı olmaları dolayısıyla Bağ-Kur  sigortalısı olanlar, sigortalılıkları sürerken. bir hizmet akdine  dayanarak çalışmaya başladıkları takdirde, bugüne kadar uygulana geldiği  üzere Bağ-Kur  sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar 506 sayılı  Kanuna (SSK) tabi tutulmayacaklardır.
Uygulama 01.10.2008'e kadar bu şekilde sürdü. Şirket ortakları kendi işyerinden SSK sigortalısı olabildiler.
01.10.2008'de her şey değişti
“Sosyal  güvenlik reformunun” yürürlüğe girmesi ile bu tarihten itibaren, şirket  ortaklarının kendi işyerlerinden SSK sigortalısı olarak bildirilmeleri  uygulamasına kanun ile son verildi. 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi  ikinci fıkrası hükmü ise aynen şöyle; “4'üncü maddenin birinci  fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar (Bağ-Kur-şirket ortakları  vb), kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4'üncü  maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında (SSK) sigortalı  bildirilemezler.” Bu düzenleme halen de geçerli olup, ilk defa 1 Ekim  2008'den sonra, şirket ortağı oldukları halde kendi işyerlerinden  kendilerini SSK sigortalısı göstermek isteyenlere bu yasak gelmiştir.
Bugün dahi karmaşaya sebep olan bu durumda olanların  sigortalılıklarıdır. Birçok SGK ünitesi yukarıdaki hükme göre, 1 Ekim  2008'den önce kendi işyerlerinde kendilerini SSK sigortalısı olarak  bildiren şirket ortaklarının bu statüsündeki sigortalılıklarını  tanımamakta, hatta silmekte ve Bağ-Kur'a saymaktadır. 
Oysa bu yönlü işlemler hatalıdır!
28  Eylül 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 5510 Sayılı Kanun  Gereğince Sigortalı Sayılanlar, Sayılmayanlar, Sigortalılığın  Başlangıcı, Kuruma Bildirilmesi Ve Sona Ermesi Hakkında Tebliğ'in “V-  Sigortalılık Hallerinin Çakışması” bölümünün 9.maddesinde aynen şöyle  denilmektedir: 
“01/10/2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4  üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı  oldukları halde, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden bu  Kanunun 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi prim ödemesi  olanların sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar devam  ettirilir.”
Şu halde, 1 Ekim 2008'den önce kendi işyerlerinden ara  verilmeksizin SSK sigortalısı olarak bildirilmeye devam edenler şimdi de  bu bildirimlerine devam edebileceklerdir. SSK sigortalılıkları yok  sayılanmaz, Bağ-Kur'a geçirilemez...
2011/36 sayılı SGK Genelgesinde, şirket ortağı oldukları halde, başka bir işyerinde işçi olarak çalışmalarından ötürü SSK sigortalısı olanların dikkate etmeleri gereken bir düzenleme daha var. İşçi olarak çalıştıkları işyerlerinde ücretsiz izinli olmaları SSK sigortalılıklarını sona erdiriyor! 1/10/2008-1/3/2011 tarihleri arasında 2009/155 sayılı Genelge ile 4857 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinde işverenlerin işçilerin gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere toplam dört güne kadar verdikleri ücretsiz izin ile 74'üncü maddesinde kadın işçiye onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar verilen ücretsiz izinler dışında kalan sürelerde 5510 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık niteliği yitirilmiş sayıldığından ücretsiz yol ve analık izin süresi dışındaki ücretsiz izin süreleri bulunanların bu sürelerde 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı (Bağ-Kur) olmaları halinde 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılıkları(SSK) sona erdirilecektir.
2011/36 sayılı SGK Genelgesi de hizmet çakışmalarında benzer bir  çözüme tekrardan işaret ediyor. 6111 sayılı “Torba Kanunun” 52 nci  maddesiyle Kanuna eklenen geçici 33 üncü maddeyle, 53 üncü maddenin  birinci fıkrasında 1/3/2011 tarihi itibarıyla yapılan değişikliklerin bu  tarihten önceki işlemler için uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır. 
Söz  konusu hüküm gereğince 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve  (c) bentlerindeki hizmet çakışmalarının 1/10/2008-28/2/2011 tarihleri  arasında olması halinde 5/3/2009 tarihli ve 2009/37 sayılı Genelge  gereğince, 1/10/2008 tarihinden önceki sürelerde çakışma olması halinde  ise hizmetlerin değerlendirilmesinde devredilen Sosyal Sigortalar  Kurumunun 9/2/1993 tarihli ve 16-60 Ek Genelgesi, devredilen Bağ-Kur  Genel Müdürlüğünün 6/8/1993 tarihli ve 1993-1 sayılı Talimatı ve  18/9/1998 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Geçen Hizmetlerin  Birleştirilmesiyle Bu Kurumlar Arasında Diğer İşlemlere İlişkin Protokol  gereğince işlem yapılmaya devam edilecektir. Bahsedilen tarihlerde  sosyal güvenlik destek primine tabi çakışmalar için de aynı şekilde  işlem yapılacaktır.
Copyright Türkiye Rehberi 2006 - 2025. Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik Politikası | Feragatname