İstihdam trajedisine işçiler 'Hayır' dedi

Turkiye-Rehberi.Net Pinterest Turkiye-Rehberi.Net WhatsApp Turkiye-Rehberi.Net Facebook Turkiye-Rehberi.Net Twitter Turkiye-Rehberi.Net LinkedIn Turkiye-Rehberi.Net Çıktı Al Turkiye-Rehberi.Net Gmail Turkiye-Rehberi.Net Email Gönder
Taksim'de 1 Mayıs kutlamalarında 2010 yılında ilk kez polis müdahalesiz kutlama olmuştu. Taksim'de yasak sonrası 3'üncü 1 Mayıs'ta coşku hâkimdi.

DİSK'in cop ve gaz yiye yiye yıllardır ısrarla sürdürdüğü çabalardan sonra, 2010 yılında ilk defa Taksim Meydanı işçilere-emekçilere açılmıştı. O günden beridir olay yok. Devlet müdahale etmezse olay çıkmaz, tıpkı geçen iki sene gibi bu sene de "Emek ve Dayanışma Günü" olaysız geçti.

Bu sene coşku önceki senelere göre daha fazlaydı, kalabalık yani emek dayanışması bu sene azalmadı aksine yıl geçtikçe artıyor. Üstelik, alanda sadece DİSK var diyebileceğimiz kadardı.

DİSK'E TEVECCÜH

Taksim Meydanı'nda 1 Mayıs'ı kutlayan ana gruplar, DİSK, KESK ve TTB idi. Bunun yanında Türk-İş'in Ankara ve İstanbul yerine Bursa'yı tercih etmesine karşın, Türk-İş içindeki 13 muhalif sendika Taksim Meydanı'nı tercih etti. Bir müddet DİSK bir müddet de 13 muhalif Türk-İş'e bağlı sendika başkanları ile meydana kadar yürüdüm. Ancak, gerek halk, gerek basın, gerekse aydınlar DİSK kortejiyle kol kola yürümekte birbiriyle yarıştılar. Basın da benzer şekilde sadece DİSK'i izler gibiydi.

Bu arada Türk-İş'e bağlı Metal-İş'ten ayrılıp, DİSK'e bağlı Birleşik Metal'e geçen Bosch işçileri de topyekûn Taksim'de gibiydiler ve coşkuları da hayli fazlaydı.

TÜRK-İŞ DAĞILDI

Taksim'de geçen yıl zor anlar geçiren, yuhalanan bazı Türk-İş yöneticileri hem geçen senenin tekrarından korktuklarından hem de alanında AKP karşıtı görüntü vermesinden çekindiklerinden, 1 Mayıs'ı Bursa'da kutlama kararı aldılar. Ancak, Türk-İş'e bağlı 13 muhalif sendika bu karara uymadı ve platform kurup, Taksim'e geldiler. Bir grup başka Türk-İş'e üye sendika ve işçiler de Ankara'da kutlamaya katıldılar.

Bu sebeple Türk-İş bu yıl, 1 Mayıs etkinliklerinde dağınık görüntü verdi. Muhalif sendika başkanlarına "Türk-İş dağılıyor mu sizler başka bir konfederasyon mu kuruyorsunuz yoksa başka bir konfederasyona geçmeyi mi düşünüyorsunuz" sorusunu sordum. Hemen hepsi sonuna kadar Türk-İş'teyiz, ayrılmayız ama tavrımızı ve düşüncemizi de ortaya koyarız dediler. Yani Türk-İş eylemlerde dağılsa da gerçekten örgütsel olarak dağılmıyor.

Emeğin her geçen gün, doymaz iştahlı sermaye karşısında kaybetmesine, gerilemesine karşın, çalışanlar artık uyanmaya başlıyor gibiydiler. Halka altın tepsi içinde gösterilen "Ulusal İstihdam Stratejisi" denilen benim ise "İstihdam Trajedisi" dediğim düzenlemelere büyük tepki vardı. En başta, kıdem tazminatının kaldırılıp yerine kıdem tazminatı fonunun getirilmek istenmesine öfkeliydiler, bölgesel asgari ücrete, taşaronlaşmaya, ucuz işgücüne, örgütlenmenin önündeki engellere karşı çıktılar.

İŞÇİLER TEK BİLDİRİ HAZIRLAYAMADILAR
İlk defa geçen sene üç işçi konfederasyonu birlikte tek bir bildiri hazırlamışlardı ve bildiriyi bir işçi okumuştu. Siyasi partilerin yapamadığını 2011 yılında üç farklı görüşe sahip işçi sendikaları yapabilmişti. 2010 yılında ise bütün konfederasyon başkanları tek tek görüş ve düşüncelerini açıklamışlardı ama bu dayanışma demek değildi. 2012 yılında ise geçen yıldaki gibi ortak bildiri hazırlayamadılar. Bunda Hak-İş ve Türk-İş'in hem Taksim'e hem de ortak bildiriyi imzalamaya yanaşmaması etkiliydi.

Örgütsüz bir toplumuz

Ülkemizde emek maalesef örgütsüz. Resmi kayıtlara göre memurlar ve esnaf dahil 15 milyon çalışanımız var. Ama 10 milyon işçiye karşın üç işçi konfederasyonunun örgütlü işçi sayısı 570 bin kişi yani işçilerin örgütlenme oranı yüzde 5. Girmek istediğimiz AB'de ise örgütlenme oranı işçiler arasında yüzde 70'lerde. AB ile emeğin haklarıyla ilgili yasal düzenlemelerin yapılması adına müzakere fasılları vakit geçirmeden açılmalı.

Asıl dayanışma emek değeri olsun

1 Mayıs'ların anlamı, sermaye karşısında emeğin tek başına değil dayanışma içinde omuz omuza mücadele etmesinin gereğidir. Bu dayanışma ve güç birliği 1 Mayıs'larda zirve yapar. Dünyada hiçbir demokratik ülkede olmadığı kadar bir kalabalık ve bilinç dün Taksim'deydi. Sonraki 1 Mayıs'a kadar ise sendikalaşma-örgütlenme ve toplusözleşmelerde de aynı dayanışmanın gösterilmesiyle emek daha değer hale gelecektir.